Dienstag, 19. März 2013

oturan derviş: Muhammed Mehdi

oturan derviş anlatıyor..

-Gel çök sende otur yanımıza ve dinle düş kur bizimle kardeş..

Doğaya tabiat anaya hürmet et, onu koru, sahip çık kendi geleceğine, elini sür toprağa,
... alnını daya ona, bırak toprak bütün dertlerini çekip alsın senden, bedenin uykuya muhtaç, alnın da secdeye muhtaç senin..

O sırada tepenin tepesindeki Antara, kurtların reisi, aşka gelmiş ''huuuu yahuu'' diye haykırmaktadır Rabbisinin ismini, kainatın ışıltılı sessiz sonsuzluğuna doğru.

-Hayvan deyip geçme aşağılama azarlama itip kakma, onlar bizim için varlar, bizim yardımcımız onlar, size yardım eden bi ücret istemeyenden korkmayın hiçbir zaman,
hatırlayın..
Tek başına dünyaya meydan okudu o, Allah ona ilkin kuşlarla destek oldu..
******
''De bakalım şimdi nereye gidebilirsin, etrafına bi bak bakalım ve söyle bana..
Seni şimdi kim kurtaracak ha? Bu sefer sonun geldi senin''
Diyordu Deccalin ölüm makineleri Sahib el zaman'a

-O, ALLAH diyordu atası gibi...
''ALLAH''

''Hahaha nasıl yapacakmış bunu, hadi kurtarsın da görelim bakalım, duydunuz mu lan? Hahaha sen hakkaten ya safsın yada deli, nasıl kurtaracakmış anlat bakalım..''

''İyi madem bilmek istiyorsun sana bunu bir hikayeyle anlatayım kardeş..''

''Hikaye he, güzel anlat bakalım amma kısa kes, yeterince oyaladın bizi..''

''Hz. İsa nın benzerini çakmışlar ellerinden ayaklarından haçın üstüne, kaldırmışlar sonra havaya.. Havaya kalkınca bakmış ki yanında bir haç daha duruyor ona da çivilemişler başka bir suçluyu. Sahte İsa' yı görünce seninki kendi acısını unutmuş başlamış gülmeye''

''Ha ha ha''

''Evet tıpkı senin gibi gülüyormuş
Hani diyormuş heryerde bahsettiğin Rabbin nerede? Yoksa unuttu mu seni? Terk mi etti seni yoksa benim gibi ha?''

''Hahaha.. evet bende öyle düşünüp güldüm zaten, eee''

''Sonra semadan kapkara bir Karga nmiş o gülen adamın çivilendiği haçın tepesine konmuş,
başlamış adama tepededen dik dik bakmaya..''

Bu arada da yükseklerden bir Şahin süzülerek inmiş aşağıya Mehdi'nin arkasındaki kayaya konmuş ve kendi dilinde ''selam sana ya Muhammed, Rabin sana küsmedi darılmadı da..''
Almış o büyük zat selamı arkasını dönmeden Rabbisine hamd ederek. Şahini diğer kuşlar takip etmişler arka arkaya inmişler araziye, bir anda bütün meydan kuşlarla dolmaya başlamış..

''Sonra gülmesi kesilmiş suratı düşmüş ve kalbine korku inmiş..
Anlamış başına gelecekleri, tıpkı senin gibi, başlamış korkudan tir tir titremeye ve yalvarmaya haçtaki adam..''

Sahib el zaman açmış sağ kolunu, uzatmış öne doğru, arkadan havalanmış şahin, konmuş o dost elin üzerine deccalin ölüm makinelerine haykırarak, dik dik bakmış karşısındaki adamın gözlerinin içine..

''Sonra Kara Karga kanatlarını çırpmış yüzyüze gelmişler, daldırmış gagasını dalga geçen adamın gözlerine, çekmiş çıkarmış yuvalarından ve bir güzel yemiş onları..
Şimdi de bakalım sağ mı sol mu?''

-''Ne sağ mı sol mu?''
-''Sen hangi gözünden vazgeçiyorsun?''

Kuşlar saldırıya geçmiş silahlarına davranan ellere, izin vermemişler zalimin zulmüne.

''Yoo sen bizi yanlış anladın biz biz.. hadi toparlanın gidiyoruz''
deyip topuklamışlar yine koşarak geldikleri araziden, arkalarına bile bakmadan.

''Aldın mı cevabını'' diyormuş o cesaretin simgesi
''nasıl kurtarırmış acz içindeki kulunu, ve nasıl terk edermiş seni, kuru kalabalığın içinde kendini güçle donanmış zannederken, git anlat hadi o kibirli ve tek gözlü rabbine.."

Sonntag, 3. März 2013

Op. Şenayrak 2



Adaletin tek gözü kalınca
Korkular cesarete dönüşünce
Unutturulanlar bir bir hatırlanınca...
....

... Sizin düzeninizle komutanlarımız içeri girdiler evet,
bizde bi düzen kurar çıkarırız onları oradan, iş bile değil bu, bir Kurmay subayımızın emrine bakar sadece, biz buna kaadiriz elhamdulillah. Sizin sızıntılarınız varsa bizim namus bekçilerimiz var heryerde çok şükür..
Sizi temizlemek te çok kolay, çoğunuz zaten deşifre oldu adalet adı altında işlediğiniz zulüm dolu davalarda. Siz O güzel komutanlarımızı emekli etseniz de Komutanlarımız kaldıkları yerden görevlerine devam edeceklerdir, madem savaş olacak vatanseverler başımızda olmayacak ta kim olacak?

bizi ampül devletin eşbaşkanıyla karıştırmayasın bizi,
biz kefenimizi giyip te geldik buraya! diye bar bar bağırıpta 300 korumayla gezenlerden değiliz biz, onları bizle bir tutmayasın sakın. Biz kelime-i şahadet getirip çizmelerimizi giydik mi sadece siz maşaları değil, o maşaları tutanları da bulacağız biiznillah, bizim görünmez ordularımız vardır ardımızda önümüzde,
hep vardı yine varlar, bak! 

 Biz Osmanlıyız, Türküz, Fatihin lanetiyiz, Mustafa Kemalin askerleriyiz, elhamdulillah müslümanız biz.
Halkız biz, çokuz
dünyanın heryerindeyiz.

57. Alay'ın askerleri

(Op. Şenbayrak, adlı kitaptan)

Op. Şenbayrak 1

Dünya hercü merc içinde iken,
Deccalin orduları heryeri çiğner iken,
Basit tezgahlar tıkır tıkır işler iken...

C.başkanı A. Gül, Amerikan başkanını karşılamış ve tören alanında selamlama bandosunun karşısına kadar eşlik etmiş, selam vermeye hazırlanıyorlardı. Askeri karşılama bandosu komutanlarının emirlerini yerine getiriyor, "tüfek omza" "selam dur!" emri ile selama duruyorlardı..

Barak Obama ...daire içindeki yerini almış askerlerin karşısına dikilmiş çenesi yukarda ve kibirle gülümseyerek, Türkçe,
"merhaba asker" diyordu.

Ancak olacak olan oluyor ve askerler selamı almıyordu.
Obama şaşkın bozguna uğramış ne yapacağını bilmiyor, 23 ülke olayı canlı yayınlıyor. Tekrar selam veriyor ancak askerler bu seferde tüfeklerini indiriyordu. Arkadan başkan Gül sert bir dille "Asker! Selam dur selam al!" şaşkın ve çaresiz bir halde askerleri selama zorluyor ancak Askerler onu da kaale almıyorlardı..

Obama Gül'e ters bir şekilde bakarak vip salonuna doğru hızla yönelirken. Gül, Tören komutanına, hesap soracağım türünden işaretler yaparak Obama'yı aceleci adımlarla takip ediyordu.
.....

Akşam anahaber bültenleri , haber ellerinde bu haberi yayınlayalım mı yayınlamayalım mı derdine düşmüşken, bir biri ardına çalan telefonlar gelen e-mailler kimilerini gururlandıran kimilerinin de kalbine korku salan şu haberi bildiriyordu:
Dünyanın 7 ayrı noktasında aynı zamanlamayla saat 19:19 da (şeytanı temsil eden) dikili taşlar yüzü koyun yere yıkılıyordu.

(Op. Şenbayrak, adlı Kitaptan...)

oturan derviş: Reankarnasyon

Oturan dervişten Reankarnasyon

2 arkadaş aralarında tartışmaktan yorulmuş bir halde, soluğu oturan dervişin yanında almışlardı.

Oturan derviş "Hayy ya hayy ya ya hayy ya" zikrini kulağına kurt yapmış kah sesli kah sessiz kah coşarak seyre dalmışken, yanına varırlar ve sorarlar:
-Oturan derviş reankarnasyon varmıdır?
Derviş sorana bakar..
Sen.. İnanıyormusun?
-Hayır
Ee Demek ki yok öyle bişey
...
Reankarnasyona inanan hayalkırıklığına uğramış yüzü düşerken oturan reis ona da sorar

Sen inanıyormusun?
-Evet inanıyorum
Haa demek ki var öyle bişey
?
Neye inanıyorsan o vardır evladım ve senin için yaratılmıştır
o sevdirilmiştir sana. Neye inanmıyorsan da o yoktur senin için kabul edemezsin o yüzden..
Oturan derviş devam eder..
Dünyaya geldiğindeki haline bir bak bir de şimdiki haline,
öldükten sonra da bir dönüşüm değişim hep var, evet.. belki çamur olursun belki taş belki bir hayvan mesela hamamböceği, domuz ..yada bir maymun olursun, belki bir gün yine insan olursun ama ne zaman olursun 50 bin yıl mı 50 milyon yıl sonra mı orasını ben bilemem..

Ne oldu hoşuna gitmedi mi?

-Ne çamuru ne maymunu domuzu ya ?!

e ama inandığın şey budur işte, inandığın şeyden tiksinmeye başladın bak. Sen daha önce 1 sperm değilmiydin? bi bak bakalım sperme bak baak gördün mü bak bi incele
işte sen düşüncesi dahi o yüzünü ekşittiğin şeydin. Öyle yapışkan bir sıvıdan seni insana dönüştürebilen bir akıl, seni şekilden şekile sokmaya da kaadirdir evladım..

Sen dünyada çamurun bokun içinde bocalayıp dururken
sen de inandığın şeye kavuşacaksın evlad.
Senin o dönüşüm dediğin şeyin alaası var işte orda.
Cennette insan yoktur hem, insan demezler oradaki güzelliklere, Huri derler Dilber derler Civan derler O' nlara namları çoktur onların.. .. aaah ah dermiş hep Hazreti İbrahim babamız aahh aah dünyanın dertlerinden uzakta muhabbet yurdunda olmak mı olmamak mı meselelerden biri işte bu..

Neye inanırsan o vardır ve seni bekler. Hangisine gitmek istiyorsun sen kendin karar vereceksin, neye inandığına dikkat edeceksin. Tesadüfün kol gezdiği bi alem mi herşeyin emin kılındığı bi alem mi buna sen kendin karar vereceksin..

Mittwoch, 13. Februar 2013

Biziz biz..

''Kuran'daki Bizler kimlerdir?''
''Biziz''
''..''
''biz kimmiyiz kardeş?
bizler Namaz kılanlarız,
... Kuran'ı öğrenenler ve öğretenleriz,
şefaat eden dua edenleriz,
hakkı anlatan ve hakka çağıranlarız,
haktan alan ve halka bir ücret istemeden dağıtanlarız,
yalan yok bizde, bedeli ne olursa olsun hakikati duyururuz biz,
biz inşaa edenleriz, bir şeyi dilersek emrimiz çok değil bir kelimedir sadece,
biz işitenler biz görenler, biz senin aradığını bilenleriz,
biz özgürüz kah burdayız kah şah damarından daha yakınız sana,
biz biziz kardeş,
biz aynı TEKiz, aynı şeyin isimleriyiz biz,
biz ölüleri diriltenler,
biz, bizi uzakta arayanları dürtükleyenler,
biz-i görmek istemeyene hiçbirşeyde görünmeyenler,
görmek isteyene de herşeyde görünenleriz..
biz biziz biz, biz KİM değil biz NEYiz kardeş..''
 
 

AY'ın NURu

Güneşe tapınırsan Ay'ın nuru sana düşman olur,
bu yüzdendir ki, güneşe tapınanlar korkularını AYın NURunu (Dolunay) kurtadamlar vampirler yada benzeri karakterler ve hikayeleri ile bağdaştırmaya çalışıyorlar..

Yine güneşe tapınanların hoşuna gitmeyen şeylerden biri de güneşin tutulma anıdır, zira o an Ay Güneşin ışığını kapatmakta işlevini kesmektedir. Türk bayrağının sırlarından biridir bu, bu yüzden dolayı da güneşe tapınanların hedeflerinden biri
Türk bayrağı'dır.
Bayrağımız diyor ki:
Sizin Rabbiniz Güneş ise bizim Rabbimiz AY ile güneşinizin ışığını kesmeye kadirdir evvel ALLAH..

Yalan

''yalan söyleyen müslüman olamaz'' (Hadis)
 

 Her türlü kötülüğü yapmış ve yapmakta olan biri Hazreti Rasule geliyor e diyor ki ''ben müslüman olmak istiyorum''
''ama ben'' diyor ''zina yaparım, kumar oynarım, ticarette ahlaksızlık yaparım, yalan da söylerim, bütün bunlara rağmen müslüman olabilirmiyim?''
Hazreti Rasul de ona ''diğerlerini yapta bir tek yalan söyleme, yalandan vazgeç o zaman müslüm...an olursun'' buyuruyor.
Adam bu lafın üstüne başlamış aşk ile yanmaya, tıpkı Ömer r.a nasıl Rasulu Ekrem efendimizi öldürmeye gitmişde görür görmez aşık olmuş vazgeçmiş ya aynen bu adam da aşık olmuş Rasulu ekreme.
Efendimize ''başüstüne o kolay, yalan söylemem'' demiş, ertesi gün tekrar gelebilmek için izin istemiş ve huzurdan ayrılmış.

O gece de canı kumar oynamak istemiş, ama aklına gelmiş lki yarın Peygamberinin huzuruna çıkacak, o da dün ne yaptın diye soracak olursa.. e yalan da söyleyemez artık.. o gece kumarı terketmiş, ertesi gece ahlaksızlığı ertesi gece .. sırasıyla bütün kötü huylarını terk etmiş.
Görüldüğü üzere bir tek yalandan kurtulmak bütün kötü huylardan kurtulmaktır..